TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Demokrasiye tüm partileriyle birlikte sahip çıkan Türkiye’nin sivil demokrasisini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu sivil demokrasinin taşıyıcı ögeleri olan milletvekillerini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Onun için ulusal iradeye sahip çıkmak, tıpkı biçimde Meclisin mehabetine sahip çıkmak, Meclisin saygınlığına sahip çıkmakla kaimdir.” dedi.
Kurtulmuş, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi (AİHL) Meclis Simülasyonu programında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin güzide eğitim kurumlarından birisi olan okulun öğrencileriyle birlikte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti lisana getirdi.
Meclis Simülasyonu programının büyük kıymet taşıdığını, bu programda başarılı tartışmaların gerçekleşeceğini belirten Kurtulmuş, programda emeği geçenlere teşekkür etti.
Bugün insanlığın en büyük eksikliğinin, bilgi eksikliği değil bu kadar çok bilginin var olmasına karşın insanın kendini bilmekten mahrum bırakması olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Üç temel noktada yani kendimizi bilmek, milletimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bilmek, günümüzü ve geleceğimizi bilmek, sizi geleceğe hazırlayacak en kıymetli ögelerden birisidir.” diye konuştu.
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Meclis Simülasyonu kapsamında ortaya konulacak müzakerelerin pahalı olduğunu lisana getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Simülasyonunu yaptığınız TBMM, yalnızca maddelerin görüşüldüğü, yalnızca Türkiye’nin sorunlarının tartışıldığı bir platform olmanın çok ötesinde bir mana taşımaktadır. Dünyada kurucu meclisler vardır ancak devlet kuran meclis çok enderdir. TBMM, bir cuma günü dualarla açılmış ve çalışmalarına başlamıştır ancak birebir vakitte cumhuriyeti kurmanın, devleti kurmaktan öte bir özelliği vardır. TBMM, en sıkıntı kurallarda Türkiye’nin ulusal kurtuluş gayretini veren bir karargahtır. Meclisi oluşturanlar, o devrin kaidelerinde Anadolu’nun çabucak her vilayetinden gelen, her türlü mesleğe sahip insanların oluşturduğu birinci meclis, tıpkı vakitte Türkiye’nin ulusal kurtuluş uğraşının karargahı olarak kullanılmıştır.”
TBMM’nin “gazi meclis” olduğunu, ülkeye yapılan akınlara göğsünü siper ettiğini, milletini topyekun temsil eden üyelerden oluşan, “devleti kuran meclis” olduğunu anlatan Kurtulmuş, bunlardan daha kıymetlisi Meclisin kurtuluş çabasının merkezi olma özelliğini taşıdığını vurguladı.
Kurtulmuş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Birinci Mecliste bulunan bütün geçmişi hayırla yad ettiklerini söyledi.
“TBMM, FETÖ’nün darbe teşebbüsü sırasında ikinci defa gazilik unvanı almıştır”
TBMM’nin, kuruluşundan bugüne kadar her vakit en sıkıntı sorunlarla karşılaştığını, bunları da büyük bir vukufiyetle millet ismine çözme marifetini ortaya koyabildiğini söyleyen Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Meclis, gazi meclistir lakin gazilik erdemini yalnızca Birinci Mecliste ülkenin kurtuluşu sırasında ortaya koymamıştır. Tıpkı halde 15 Temmuz gecesinde de kökü dışarıda olan, Türkiye’yi işgal ve imha etme planının bir aparatı olarak kullanılan hain darbeci FETÖ’cülerin o darbe teşebbüsü sırasında da TBMM, açık tutularak bombalar altında millet ismine varlığını korumuş, ikinci sefer gazilik unvanını almıştır. Dünyada gazilik rütbesine ikinci kere ulaşan öteki bir meclis yok. Onun için TBMM’nin pahasını yeterli bilmek, bundan sonraki süreçlerde de Türkiye demokrasisinin merkezi, ulusal iradenin tecelligahı olan TBMM’yi bütün yerli ve yabancı vesayet odaklarına karşı en üst noktada tutmak görevimizdir.”
Türkiye’de yıllar içerisinde daima karanlık bir odağın, sivil demokrasiyi, ulusal iradeyi bir formda baskı altına almak için daima olarak daima TBMM’yi itibarsızlaştırmak, milletvekillerini itibarsızlaştırmak ve Meclisin mehabetine gölge düşürmek için orta sıra kenardan çıkarak her türlü zehrini ortaya döktüğünü belirten Kurtulmuş, “Milletvekillerini itibarsızlaştırmak için milletvekillerinin çalışmadığından tutun da milletvekillerine sağlanan ayrıcalıklardan, milletvekillerinin yedikleri ya da yedirdikleri çorbalara kadar her türlü sıkıntıyı suistimal ederek temel maksatları olan ulusal iradeyi baskı altında tutmak ve sivil demokrasiyi bir formda etkisiz ve prestijsiz hale getirmek işlerini sürdürürler. Onun için bilhassa sivil siyaseti gölgelemek ve itibarsızlaştırmak isteyen bu zehir kovası taşıyıcılarına karşı her birinizi uyanık olmaya davet ediyorum.” dedi.
“Türkiye’nin sivil demokrasisini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur”
Türkiye’de kaideler ne olursa olsun en güç koşullarda bile demokrasiyi ulusal iradenin savunduğunun altını çizen Kurtulmuş, konuşmasında şu tabirlere yer verdi:
“15 Temmuz gecesini çok yeterli hatırlıyorum. O gece sabaha kadar ne sıkıntı dakikalar, saatler geçirdiğimizi biliyorum. Bunlardan birisi de TBMM bünyesinde olmuştur. Devrin Meclis Lideri İsmail Kahraman Bey, derhal Meclisi toplayarak bütün siyasi partileri davet etmiş, üstten bombaları taşıyan uçaklar geçerken Meclis, oturumuna devam etmiştir. Bu halde demokrasiye tüm partileriyle birlikte sahip çıkan Türkiye’nin sivil demokrasisini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu sivil demokrasinin taşıyıcı ögeleri olan milletvekillerini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Onun için ulusal iradeye sahip çıkmak, tıpkı biçimde Meclisin mehabetine sahip çıkmak, Meclisin saygınlığına sahip çıkmakla kaimdir.”
TBMM’nin demokrasinin beşiği, çok sesliliğin ve farklılığın karargahı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sağlam ve güçlü demokrasiye sahip olmanın Türkiye’nin en büyük avantajlarından olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geniş coğrafyalarımızda Fas’tan Endonezya’ya kadar, İslam coğrafyasında bir taraftan kendi ulusal uygar bedellerine sahip çıkan, başka taraftan da demokrasi deneyimine sahip çıkan, bu ikisini birleştirmiş, bütünleştirmiş ve başarılı olmuş en kıymetli örnek Türkiye’dir. Onun için demokrasimizi gözümüzün ışığı üzere koruyacağız ve demokrasimizin standartlarını geliştirerek önümüzdeki periyotta daha güçlü bir Türkiye’yi daima birlikte inşa edeceğiz. Dünyadaki ve bölgedeki gelişmeler, Türkiye’nin güçlü olmasını yalnızca bir siyasi seçenek değil varlığımız için bir mecburilik haline getirmiştir. Bu coğrafyada her bakımdan ayakları yere sağlam basan bir Türkiye olmak zorundayız.”
“Orta Doğu ve İslam dünyasının parçalanma projesine karşı çıkacağız”
Türkiye’nin eğitimden hukuk sistemine, sıhhat sisteminden memleketler arası ilgilere, siyasi partilerin yapısından demokrasiye kadar her alanda güçlü olmak mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bir tarafı sakat olan, bir tarafı sendeleyen Türkiye ayakta duramaz. İki ayağının da güçlü olması, maddi ve manevi manada büyük Türkiye amaçlarını gerçekleştirecek atılımları ortaya koymak mecburiyetimiz vardır. Bu coğrafyayı bölmek isteyen yani bir asır önce İngiliz siyasetiyle ortaya çıkan ‘Böl, parçala, yönet’ anlayışının bugün bir adım ötesine geçilmiş bir ‘Böl, parçala, inisiyatifsiz hale getir ve yönet’ halinde uygulanan, Orta Doğu ve İslam dünyasının parçalanma projesine elimizden geldiği kadar bütün gücümüzle karşı çıkacağız. Bizim kederimiz birlik ve beraberliktir. Bölgemizde birliği ve beraberliği ortaya koymak, onun için evvel millet olarak içimizde birlik ve beraberlik sağlamaktır. Bunun yolu sağlam bir demokrasinin inşa edilmesinden ve sağlam bir toplumsal yapının geliştirilmesinden geçiyor.”
Türkiye demokrasisinin geleceği bakımından rehber olmasını ümit ettiği dört ana husustan birincisinin adalet olduğunu, adaletin bulunmadığı bir idare halinin ayakta kalmasının mümkün olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “Bana sorsanız, ‘Bir unsurluk bir anayasa yapılacak.’ deseniz şunu yazardım: ‘Devlet, adaleti sağlamakla yükümlüdür.’ Bu maddeyi yazdıktan sonra aslında bütün öbür hususlar, bu unsurun altına girebilecek mevzulardır.” diye konuştu.
Kurtulmuş, sağlam bir demokrasi için ikinci ana bahsin mutabakat olduğunu belirterek,”Bu iki temel unsurla hareket edeceğiz. İşlerimizi istişareyle yapacağız. İstişareyle aldığımız kararı da sonuna kadar tatbik ederek sonuçların yeterli olması için Allah’a tevekkül edeceğiz. Üçüncü temel sorunumuz ise demokrasinin sağlam işleyebilmesi için siyasettir. Adalet dedim, mutabakat dedim, üçüncüsü siyasettir. Siyaset, kurumlarıyla, kurallarıyla karar alma hünerlerinde yetenekli bir yapının ortaya konulabilmesidir. Farklı kesitlerin örgütlenebilme marifetidir. Milletin hayrına sonuç alabilme sanatıdır. Bunun için siyaseti de nitekim kurumsal kapasitelerimizi artırarak, siyasetin tabanlarını ve imkanlarını çoğaltarak daha da ileriye götürmemiz lazım.” sözlerini kullandı.
“Devlet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla milletin emrindedir”
Türkiye demokrasisinin artırılabilmesi ve güçlendirilebilmesi için argümanları sayan Kurtulmuş, “Türkiye’de yeni, çağdaş, iştirakçi, demokratik, kapsayıcı, güçler ayrımı prensibini temel alan ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde hazırlanmış, toplumsal mutabakatı sağlanmış yeni bir anayasa, bir. Mecliste demokratik işleyişi sağlayacak kuvvetli bir iç tüzük, iki. Yeni bir Siyasi Partiler Maddesi’yle farklı seslerin de toplumda temsil edilmesini temin edecek, demokratik yarışı artıracak Siyasi Partiler Yasası ve birebir biçimde dördüncü olarak da Seçim Yasası. Bütün bunlar, siyaset düzeneğinin güçlenmesi için elimizdeki argümanlardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, adalet, mutabakat ve siyasetin yanında, güçlü bir demokrasi için gereken dördüncü mevzunun ise tüm bunları ileriye götürecek “temel unsur” olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Dünyanın en âlâ sistemini kursanız, dünyanın en güzel okullarını ortaya koysanız da sağlam ve sağlıklı bir gençlik yapısına sahip değilseniz o yapıyı ileriye taşıyacak beşerler eksik olacaktır. Onun için bizim en temel problemlerimizden birisi güçlü bir gençliği, sizin üzere irade sahibi, unsur sahibi, ufuk sahibi, inanç sahibi, medeniyet kıymetlerine bağlı, güçlü bir gençliği yetiştirmektir. Bunun için de devlet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla milletin buyruğundadır. Sağlam bir gençliğin yetişmesi, gençliğimizin ülkemizi ileri noktalara taşıması, geldiğimiz yerden çok daha güçlü bir Türkiye’yi taşıması, herhalde hepimizin temel isteğidir. İnanıyorum, sizlere de güveniyoruz ki bu çerçevede, bu prensipler, bu prensipler çerçevesinde çok daha güçlü bir Türkiye’yi sizler kuracaksınız.”
“Devlet ideolojimizde kendine Müslümanlık yoktur”
Gençlere seslenen ve Türkiye’nin geçmişteki üzere bugün de mazlumun yanında olduğunu ve tarihin tekerrür ettiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları lisana getirdi:
“Bizim devlet ideolojimizde, bizim medeniyet anlayışımızda kendine Müslümanlık yoktur. Biz, Türk milleti olarak yalnızca kendi kaygılarımızla ilgilenen bir millet değiliz, asırlardır bu böyledir. Bu türlü olduğu için de dünyanın her yerinde nerede dert varsa, nerede sorun varsa onların çözülmesi ve dünyanın her yerine adaletin götürülmesi için çaba etmiş olan bir ecdadın çocuklarıyız. İnanın ki tarih tekrar tekerrür ediyor. Bu aziz millete, yeryüzünde mazlum milletlerin öncüsü ve sözcüsü olma onuruna erişmiş bu aziz millete, Müslüman ümmetinin ileri karakolu olan bu aziz millete yine birebir misyonlar verilmiştir.”
Kurtulmuş, dünyanın geniş coğrafyalarında yaşanan haksızlıkları durduracak, yeryüzünde adaleti, hakkaniyeti, insafı ve vicdanı yine hakim kılacak görüşün, gençlerin ortasından çıkacağını ve Filistin halkının beklentilerine tahlil bulacak olanların da tekrar gençler olacağını lisana getirdi.
Dünyanın dört bir tarafındaki mazlumların yerlerde sürünen hak ve onurlarını ayağa kaldıracak olanların gençler olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Dünyanın dört bir tarafında yoksulluk, fukaralık içerisinde yaşanıyor olsa da hayattan koparılmış yüz milyonlarca insanın problemine, kaygısına deva olacak sizlersiniz. Bu şuurla çalışarak evvel olağan ki ülkemizin ayağa kalkması, ülkemizin çok daha güçlü bir formda hareket etmesi lakin nihayetinde yeryüzünde barışçıl ve adaleti sağlayacak fikirleri ve aksiyonların ortaya konulması için sizlere büyük büyük sorumluluklar düşüyor.” diye konuştu.
Programa İstanbul Valisi Davut Gül, öğretmenler ve etraf liselerden öğrenciler de katıldı.
Kartal AİHL Okul Müdürü Özkan Öztürk’ün hediye takdiminde bulunduğu Kurtulmuş, öğrencilerle hatıra fotoğrafı çekildi.
